26 Ekim 2016 Çarşamba

İlk Tükeniş

Bu yazımda sizlere insanlardan nefret etmeye,onlara güvenmemeye, her söylediklerinden şüphe duymaya ilk ne zaman başladım onu anlatacağım.

yıl 2005 5. sınıfa giden, sınıf genelinde çok  sevilen temiz bir çocuktum. sınıfımız çok kalabalıktı ve bizimde bir arkadaş grubumuz vardı. O dönemler annem de babam gibi çalışıyor, ben o sıralar okuldan sonra anneanem de, babaannem de ebeveynlerimin eve gelmesini beklerken, bir yandan biskrem ile süt içiyor, bir yandan da Tazmanya Canavarını izliyordum. Annemin Babamın çalışması ekonomik anlamda bizleri çok rahata erdirse de, etkisi şuan bile devam eden büyük tramvatik sebepler doğurdu bende.

Tramvatik sebepler dedim ya, Annemin çalışması beni hep rahatsız etmişti ve bu rahatsızlığımı bir türlü dile getirememiştim, o zamanlar  da Annemi cezalandırmak için sürekli çantasından para çalıyor kendime ve arkadaşlarıma saçma sapan şeyler alıyordum. ( not defterleri, KLAVYELİ ATARİ, daha pek çok şey.. para harcamayı bile bilmiyordum...

Sınıfta Özlem diye bir kız vardı ve ben bu kıza çok aşıktım.. Anlarsınız ya ilk aşk.. sınıf numarası bile hala aklımdadır. 2287...

Çok yakın olduğum sabri diyede başka bir arkadaşım vardı ve özlemle sabri o dönemler flört ediyordu. Bunları ders aralarında birbirine kağıt yazıp verirken falan görüyordum. İçim çok acıyordu ama aldırmıyordum.

Bir gün sabri yanıma geldi ve özlemin doğum günü için ona bir hediye almak istediğini söyledi.
Bende o sıralar annemden para tırtıkladığım için hediyeyi onun adına ben alıp veririm gibi gereksiz bir atak yaptım. ( Burda amaç şık bir hediye alıp özleme ne kadar zevkli olduğumu vurgulamaktı )

Bir milyoncuların yeni yeni türediği zamanlar evimizin üst caddesinde ki bir milyoncudan özleme çok güzel kolye ve küpe seti almış, 5.5 TL vermiş, çok güzel bir şekilde de paketlemiştim. Ertesi gün okula geldim ve hediyeyi sabriye verdim, fakat çok utandığını, bunu yapamayacağını ve onun adına benim vermemi rica etti, Bir an mutlu oldum ve tamam dedim.

Gün sonlarına doğru 5. dersin tenefüsünde gidip hediyeyi özleme verdim. Özlem de hediyeyi açarken öğretmene yakalandı ve öğretmen ( Ahmet Kavak eğer okuyorsa kulakları çınlasın ) Beni, Sabriyi ve özlemi yanına çağırdı.

Hepimize sordu bu yaşta böyle şeyler neden ? kimin fikriydi falan..  Özlem hediyeyi benim getirdiğimi  söyledi, sabri ise hayatımda tanıştığım ilk kazığı atarak ; '' Hocam her şey yiğitin başının altında çıktı gibi söylemlerle beni suçlamıştı.

Bu arada bu sabri denilen elemanın babası imam, sabri ise hafızdı yani o gün bile insanın başına her şey '' Her  namaz kılanı alim sanmasından geliyordu"

O günden sonra utandığım için 5 gün boyunca okula gitmedim ( buda ilk okuldan kaçmaya alıştığım zamandır. ) 5 günün sonunda bunu ailem öğrenince bir güzelde babamdan dayak yedim. Kısacası her şey çok boktandı..

Bitti mi ? Tabi ki hayır..

Dedim ya annemden para tırtıklıyordum ve klavyeli atari falan almıştım. Heh işte bunu özlem duyuyor, bende çok para olduğunu da biliyor ve ortak arkadaşımız gamze aracılığıyla bana bir kağıt gönderiyor '' yiğit seninle arkadaş olmak istiyorum  falan gibilerinden '' ve biz yavaştan flört ediyoruz

O dönemler yemin ederim mutluluktan uçuyordum. eve geliyordum, kendimi yatağa atıyor, saatlerce tavanı seyredip hayaller kuruyordum. Bildiğiniz aşıktım arkadaşlar ve özlemde beni seviyordu.. yani öyle görünüyordu.

Klavyeli atari almıştım ama aldığım klavyeli atari ile oynayamıyordum. çünkü annemlere göstermemiş, apartman merdivenlerinde saklıyor hatta ondan nasıl kurtulsam diye düşünüyordum.

Bir gün benden özlem bu atariyi istedi ve  götürdüm verdim.. aradan biraz zaman geçti ve özlem bir daha bana hiç yazmadı..

Bu ilk hayal kırıklıklarımı asla unutmam ve sürekli canlı tutarım. Çoğu kişi çocuk aklı v.s gibi şeyler söylüyor olabilir, hatta şu yazıyı okurken bile beslediğim bu kinin mantıksız olduğunu düşünebilir.. Ne olursa olsun.. Kalp kırmak çocukluk falan dinlemez efendiler..

sözün özü arkadaşlar 11 yaşında başladım ben tükenmeye, sonrasında tükete tükete tükete bitiremediler..






Hiç yorum yok: